“Otizm: Doğrular ve Yanlışlar” söyleşisi SGM’de gerçekleşti

Güncel 25.05.2025 - 21:43, Güncelleme: 25.05.2025 - 21:43 211 kez okundu.
 

“Otizm: Doğrular ve Yanlışlar” söyleşisi SGM’de gerçekleşti

Büyükşehir Belediyesi Sosyal Gelişim Merkezinde “Otizm: Doğrular ve Yanlışlar” başlıklı söyleşi gerçekleşti.

Söyleşide katılımcılar merak ettiği soruları sorma imkanı buldu.  Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ile Sakarya Üniversitesi Bilim İletişim Ofisi iş birliğinde düzenlenen “Otizm: Doğrular ve Yanlışlar” başlıklı söyleşi, Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SGM) gerçekleşti. SAÜ Bilim söyleşileri kapsamında gerçekleşen etkinlikte, Doç. Dr. Canan Sola Özgüç, otizm spektrum bozukluğu hakkında toplumda yaygın olan yanlış inanışlar ve bilimsel gerçekler üzerine keyifli ve öğretici bir sohbet gerçekleştirdi. Katılımcıların da aktif olarak sorular yönelttiği interaktif söyleşide, otizmli bireylerin gelişim süreçleri, sosyal yaşama katılımları ve ailelerin karşılaştığı güçlükler gündeme taşındı.  Erken tanı ve aile desteği önemli Gerçekleşen etkinlikte açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Canan Sola Özgüç, “Otizm, genellikle yaşamın ilk yıllarında belirtilerini gösteren nörogelişimsel bir durumdur. Bu nedenle erken tanı, doğru yönlendirme ve aile desteği büyük önem taşır. Aile bazı yapılması gereken aşamaların çocuklarında olmadıklarını gördüklerinde aile hekimleriyle bu durumu paylaşabilirler. Aile hekimleri durumu inceledikten sonra çocuk hekimlerine, çocuk psikiyatrisine yönlendirme yapabilirler. Burada tıbbi tanımlama dediğimiz bir süreç geçerlidir. Psikiyatristlerimiz otizm için geliştirilmiş ölçeklerimiz var ve bu ölçekleri kullanıyorlar. Otizmli çocuklarımız klinik gözleme dayalı belirli hareketleriyle zaten bu durum ortaya çıkıyor. Bu şekilde tanıyı koymuş oluyorlar” dedi. 0 – 6 yaş arası çok önemli Doç. Dr. Özgüç açıklamalarının devamında, “0 – 6 yaş bizim için çok değerlidir. Çocuklar bu dönemde etkileşimi, iletişimi ilerlettikleri dönemde daha da bağımsız olabiliyorlar. Diyelim ki biz 2 yaşında fark ettik ve hemen tanımızı aldık. 2 yaş baktığınızda okul yaşı değildir. Ama biz yoğun özel eğitim diyoruz. Yoğun özel eğitim derken çocuğun uyanık olduğu her saat diyoruz aslında. Uyandı hemen etkileşime başlaması lazım. Biz duruma ne kadar erken müdahale edebilirsek bağımsızlaştırma adına o kadar yol kat etmiş oluruz. Okullarımızda hala otizmli öğrencilerin öteki, farklı olarak algılandığı için kaynaştırma eğitimlerinde çok çok zorlanıyoruz. Ne kadar küçük yaşta biz bu durumu diğer öğrencilere anlatırsak o kadar iyidir. Erken müdahale ile çocukların ilkokulda arkadaşlarıyla iletişimlerini arttırmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Büyükşehir Belediyesi Sosyal Gelişim Merkezinde “Otizm: Doğrular ve Yanlışlar” başlıklı söyleşi gerçekleşti.

Söyleşide katılımcılar merak ettiği soruları sorma imkanı buldu. 

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ile Sakarya Üniversitesi Bilim İletişim Ofisi iş birliğinde düzenlenen “Otizm: Doğrular ve Yanlışlar” başlıklı söyleşi, Sosyal Gelişim Merkezi’nde (SGM) gerçekleşti.

SAÜ Bilim söyleşileri kapsamında gerçekleşen etkinlikte, Doç. Dr. Canan Sola Özgüç, otizm spektrum bozukluğu hakkında toplumda yaygın olan yanlış inanışlar ve bilimsel gerçekler üzerine keyifli ve öğretici bir sohbet gerçekleştirdi. Katılımcıların da aktif olarak sorular yönelttiği interaktif söyleşide, otizmli bireylerin gelişim süreçleri, sosyal yaşama katılımları ve ailelerin karşılaştığı güçlükler gündeme taşındı. 

Erken tanı ve aile desteği önemli

Gerçekleşen etkinlikte açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Canan Sola Özgüç, “Otizm, genellikle yaşamın ilk yıllarında belirtilerini gösteren nörogelişimsel bir durumdur. Bu nedenle erken tanı, doğru yönlendirme ve aile desteği büyük önem taşır. Aile bazı yapılması gereken aşamaların çocuklarında olmadıklarını gördüklerinde aile hekimleriyle bu durumu paylaşabilirler. Aile hekimleri durumu inceledikten sonra çocuk hekimlerine, çocuk psikiyatrisine yönlendirme yapabilirler. Burada tıbbi tanımlama dediğimiz bir süreç geçerlidir. Psikiyatristlerimiz otizm için geliştirilmiş ölçeklerimiz var ve bu ölçekleri kullanıyorlar. Otizmli çocuklarımız klinik gözleme dayalı belirli hareketleriyle zaten bu durum ortaya çıkıyor. Bu şekilde tanıyı koymuş oluyorlar” dedi.

0 – 6 yaş arası çok önemli

Doç. Dr. Özgüç açıklamalarının devamında, “0 – 6 yaş bizim için çok değerlidir. Çocuklar bu dönemde etkileşimi, iletişimi ilerlettikleri dönemde daha da bağımsız olabiliyorlar. Diyelim ki biz 2 yaşında fark ettik ve hemen tanımızı aldık. 2 yaş baktığınızda okul yaşı değildir. Ama biz yoğun özel eğitim diyoruz. Yoğun özel eğitim derken çocuğun uyanık olduğu her saat diyoruz aslında. Uyandı hemen etkileşime başlaması lazım. Biz duruma ne kadar erken müdahale edebilirsek bağımsızlaştırma adına o kadar yol kat etmiş oluruz. Okullarımızda hala otizmli öğrencilerin öteki, farklı olarak algılandığı için kaynaştırma eğitimlerinde çok çok zorlanıyoruz. Ne kadar küçük yaşta biz bu durumu diğer öğrencilere anlatırsak o kadar iyidir. Erken müdahale ile çocukların ilkokulda arkadaşlarıyla iletişimlerini arttırmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakaryakent.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember